KKTC MotorSporlarKKTC RALLİTigin KişmirYazarlar

Tigin Kişmir: Takım ruhu ile ön plana çıkan bir rallici: Işılay Çolakoğlu


3 Kasım 1950 yılında Lefkoşa’nın Yenişehir bölgesinde dünyaya geldi. Esas mesleği araba döşemeciliği olan Işılay Çolakoğlu, kardeşi Cengiz Çolakoğlu ile birlikte 30 yıl bu mesleği yaptı. Çocukluğundan beri sporun her branşına çok ilgisi olduğunu belirten Çolakoğlu, otomobil sporlarında aktif sporcu olmak ilk hedefi olmuştu.

Otomobil sporlarına başladığı günlerde; Salih Çeliker, Ahmet Kişmir ve bir grup rallici arkadaşıyla birlikte İngiliz elçiliğine gidip ralli filmleri izleyip, filmdeki rallicilerin sürüş becerilerini inceleyip, kendi sürüş becerilerini geliştirmeye çalıştıklarını söylüyor.

Kendisini ailesine, arkadaşlarına ve çevresine karşı güven veren bir yapıda ve dürüst birisi olarak tanımlıyor Işılay Çolakoğlu.

“Ralli sporu ile 1970’li yılların başlarında Güney Kıbrıs’ta yapılan Uluslararası rallilere katılan Ali Sipahi’yi izlemeye, desteklemeye gittiğimiz günlerde tanışmıştım.” Merhum Ali Sipahi’ye Allahtan rahmet diliyorum diyerek sohbetimize devam ediyoruz.

Ralli sporuna başladığı ilk aracın ‘Beach Buggy’ olduğunu ve ilk yarışının 4 Temmuz 1976 yılında Plümer Koruluğunda yapılan kros organizasyonu olduğunu, bu yarışı 5’inci sırada tamamlayarak ralli hayatına başladığını söylüyor ve devam ediyoruz.

Ralli hayatında ilk co-pilotunun kardeşi Palay Çolakoğlu olduğunu anlatan Işılay Çolakoğlu, ralli hayatı boyunca her zaman pilot olduğunu co-pilotluk hiç yapmadığını da ekliyor. Sohbetimize ve notlarımızı almaya devam ediyoruz ve rallide ilk birincilik aldığınız yarış hangisiydi soruma çok ilginç bir cevap veriyor. “Bizler 4 kardeştik. Aramızda sürüş tekniği ve becerisi en iyi olan Cengiz Çolakoğlu’ydu. Yarıştığımız dönemlerde her zaman stratejik olarak hazırlanıp, stratejik olarak düşünüyorduk. Bundan dolayı Cengiz Çolakoğlu’nu yukarıya nasıl taşıyacağımızı planlayıp ona göre yarışıyorduk ve bu stratejimizde genellikle başarılı oluyorduk. Öncelik Cengiz’in kazanması olduğu için benim birinciliğim yarış kazanmış lığım hiç olmamıştır.”

Yeni bir soru ile sohbetimize devam ediyoruz. Hiç unutamadığınız bir ralli var mı? Işılay abim hemen cevap veriyor. “Yılını tam hatırlamıyorum, Esentepe bölgesinde yapılan bir yarıştı. Bu yarışı hiç unutamam. Aynı virajda 4 rallici arkadaşımız kaza yapmıştı ve yarış dışı kalmışlardı. Sağlık durumları iyiydi ve yarıştan sonraki günlerde bu olay üzerinden çok espriler yapıp gülmüştük.”

“Yine unutamadığım iki başka olay daha var. Yıllar geçmesine rağmen hiçbir zaman unutmadığım ve unutmayacağım olaylardı. Yine o dönemin hızlı sporcularından olan Ünver Rüstem’in arabası ralli esnasında arıza yapmıştı. Rakibimiz olmasına rağmen arıza yapan aracını bizim aracımızla çekip finişe getirmemizdir.”

“İkinci unutamadığım olay ise yine bizim dönemin hızlı rallicilerinden olan Serdar Denktaş’ın ralli arabasının benzini bitmişti. Ben de o rallide kardeşim Cengiz Çolakoğlu’na servis desteği veriyordum ve yanımda bulunan benzini Serdar Denktaş’a vermiştim ve Serdar Denktaş vermiş olduğum benzinle o ralliyi bitirmişti. Bunu da söylemem gerekiyor, iyi ki Cengiz’in benzin ihtiyacı olmamıştı. Aksi bir durumda kardeşim Cengiz Çolakoğlu’na verecek benzinimiz yoktu.” diyerek gülüyoruz.

Işılay abimin unutamadığı bu güzel anılarıyla kendi dönemlerindeki yardımlaşma, dostluk ve arkadaşlığın ne kadar önemli olduğunun çok büyük örneklerindendir. Devam ediyoruz… “Yaşım 70’i geçmesine rağmen içimdeki ralli sevdası ve yarışma isteği hiç bitmedi. Bırakın bitmeyi en küçük bir azalma bile olmadı ve halen daha yarışmak ve sürat yapmayı çok isterim. Çünkü ralli benim için çok büyük bir tutku ve aşktır. Yarıştığım dönemlerde bana en büyük ilham kaynağı ve idolüm olan kardeşim Cengiz Çolakoğlu olmuştur. Cengiz çok kontrollü, kendine has bir sürüş tekniği ile her zaman hızlı giderken bir sonraki etabı hesaplayan ve finiş çizgisini geçmek için sürerdi. Cengiz’in ralli zekâsı ve sürüş tekniği benim en büyük idolümdü.”

Işılay Çolakoğlu’nun heyecan dolu geçmişle ilgili anılarını ve tecrübelerini anlatırken ben de nefes bile almadan geçmişteki o anları şimdi yaşarmış gibi heyecanla dinliyorum. Işılay Çolakoğlu anlatmaya devam ediyor, “Araba doğru kullanıldığı zaman çok iyi bir arkadaş gibidir ve arabalar benim için vazgeçilmezdir. Yarış hayatımın bana kazandırdıkları, sporculuk hayatım bana hayattan daha çok keyif almamı, heyecan duymamı, adrenalin ve tutku ile babadan oğula geçen gen gibi çok güzel anılar bırakmıştır.”

Sohbetimize yeni bir soru ile devam ediyoruz. Sizin dönem ile şimdiki dönemi nasıl değerlendirirsiniz? Hem organizasyon hem de pilotlar olarak? Işılay Çolakoğlu cevaplıyor. “Sporcu veya araçları kıyaslamak çok doğru olmaz. Nedeni ise bizim dönem ile şimdiki dönem arasında çok büyük fark vardır. Eskiden herkes kendi olanaklarıyla bir şekilde yarışlara katılma imkânı buluyordu. Yeni başlayan bir spor branşıydı ve sponsor bulmak neredeyse imkânsızdı. Rallilere gündelik hayatımızda kullandığımız araçlarla katılıyorduk ve teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Ayni durum organizasyonlar için de geçerliydi. Bizim dönemimizde imkânlar doğrultusunda iyi şeyler yapılıyordu. Şimdiki zamanda otomobil kurumu çok profesyonel ve başarılı organizasyonlar yapmaktadır. Gerek imkânların artması, gerekse daha çok eğitimli personel ve gönüllü çalışanın kurum çatısı altında hizmet vermesiyle daha güvenli ve çok daha profesyonel organizasyonlar yapılmaktadır. Ben de hepsini canı gönülden kutlarım.”

Bizler de sizlere çok teşekkür ederiz ve iyi ki varsınız diyorum ve sorularıma devam ediyorum. Otomobil sporlarının size kazandırdığı ‘en’ler nelerdir? “Ralli sporunun bana kazandırdığı çok şeyler olmuştur. Bunların başında çok güzel dostluklar, arkadaşlıklar, yardımlaşma, tabii bunların yanında sürüş teknikleri, dümen kontrolü ve araç sürerken ani karar verme yeteneklerimi de geliştirmiştir.”

Peki, en büyük hayaliniz nelerdir? diye başka bir soru ile devam ediyoruz. Işılay abi derin bir ah çekerek konuşmaya başlıyor. “Bizim zamanımızda çok yetenekli gençler olmasına rağmen dünyaya açılma imkânımız yoktu. Fakat en büyük hayalim olan ve ülkemizde de çok yetenekli genç sporcularımızın olduğunu bilen ve takip eden birisi olarak, bu sporcularımızı Dünya veya Avrupa klasmanında yarışma imkânı sağlanması ve ülkemizi çok iyi şekilde tanıtmalarını isterdim. Bu benim en büyük hayallerimden biridir. En büyük korkum ise her rallicide olduğu gibi bende de ciddi kaza yapma ve yarışı tamamlayamama korkusudur.

Işılay Çolakoğlu ile sohbetimize devam ediyoruz. “Ralli sporu çok yüksek maliyet gerektiren bir spor branşıdır. Yarıştığımız dönemlerde maddi kayıplarımız çok olmuştur ama yarışırken bu maddi konuları hiçbir zaman düşünmedik çünkü aldığımız keyif paha biçilmezdi. Geçmişteki kendime bir nasihat verecek olsam aferin be Işılay, iyi ki bu sporu yapmışsın, iyi ki rallici olmuşsun derdim. Ve yarıştığım dönemlerde en çok geçmek istediğim ralliciler veya rakiplerimin başında yine kardeşim Cengiz Çolakoğlu, Orhan Olkanlı ve Hilmi Karaca vardı. Üçü de çok hızlı pilotlardı ve her zaman onları geçmek isterdim.”

“Genç sporculara ve rallicilerimize söylemek istediklerim de vardır” diyor Işılay Çolakoğlu ve anlatıyor. “Temiz, dürüst, sportmence ve disiplinli çalışmalarını ve aynı şekilde yarışmalarını tavsiye etmek isterim.”

Yeni bir soru soruyorum Çolakoğlu’na. Ben yapamadım ama çocuklarım yapsın dediğiniz oldu mu? “Evet, imkânım olsaydı Tolga Çolakoğlu’nu ralli sporuna yetiştirmek ve iyi bir rallici olmasını görmeyi çok isterdim.” Devam ediyoruz ve soruyorum.

Size Dünya Ralli Şampiyonası’nda yarışabilme adına sihirli bir şans verildi, hangi sene ve hangi arabayla yarışmak isterdiniz? “Kesinlikle Grup B Lancia Stratos ile Grup B’lerin yarıştığı dönemlerde yarışmak isterdim.” diyor ve gülüyoruz ve ekliyor Işılay Çolakoğlu. “Keşke yarışabilsem” deyip devam ediyor. “Ralli sporuna yeni başlayan genç arkadaşlarıma veya günümüzde ralli sporu ile uğraşan genç arkadaşlarıma bazı tavsiyelerim olacak. İlk hedefleri katıldıkları her yarışı bitirmek olması gerekir. Hızlı gitmenin yanında stratejik olarak, sakin ve kendilerine güvenerek, kendilerinin ve araçlarının ne yapabileceğini bilerek, araçlarını koruyarak, ralliyi tamamlamaları gerekir. Yarış, finiş çizgisini geçtiğiniz zaman biter ve belki de en önemlisi sportmence ve hile yapmayı düşünmeden, rakiplerine saygı duyarak yarışlara girmelerini tavsiye ederim. Ralli sporunda beni etkileyen sporcular oldu tabii. Bunlar Eray Özseyhan, Mehmet Mişon, Ömer Topcu ve Kerem Hoca. Bilgileri, sakinlikleri ve zeki sporcular olmaları beni çok etkilemiştir.”

Sohbetimizin sonuna gelirken iki tane soruyu art arda soruyorum Işılay abime. Bir yarışta kendinize itiraf etmekten, yüzleşmekten hep çekindiğiniz bir olay yaşadınız mı? İlk kez bu yazıda yayınlanacak. Bir diğer sorum ise, genel anlamda otomobil severlere mesajınız ne olur?  “Birinci sorunuzun cevabı Akdeniz köyünde kaybettiğim bir yarış vardı. İlk sırada ben start almıştım. Yolda giderken yanlış yola girdim, arkamdan kardeşim Cengiz Çolakoğlu da gelmişti ve Cengiz’i de yanıltmıştım. Çok önde götürdüğümüz bir yarıştı ve ikimiz de o yarışı kaybettik. Tabii bu olay bizlere çok büyük tecrübe olmuştu ve yol notlarımızı daha dikkatli okumaya başladık. O dönemlerde ralli yol notları start anında herkese aynı şekilde verilirdi. Önceden yol keşfi yapma imkânımız yoktu ve verilen notları çok dikkatli okumamız gerekirdi. Son olarak da herkese mesajım spordan kesinlikle kopmamaları, spor yapıp yaşamlarına renk katmaları. Sağlıklı kalmaları ve hayattan keyif almalarını öneriyorum. Ve bizleri unutmayıp bu güzel röportajı yaptığınız için sizlere teşekkür ederim.” deyip sohbeti bitiriyoruz.

Ben de Işılay abime bu güzel sohbet için çok teşekkür ediyorum. Hiç bitmesin dediğim çok güzel bir sohbet oldu. İyi ki varsınız.


Etiketler
Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Kapalı
Kapalı