Osman Pozan: “Yine Yeniden”
Uzun zamanlardan sonra üç arkadaş buluştuk. Gürhan Ecesoy, Deniz Balkır ve ben .
Buluşalım diye konuştuğumuzda mekan neresi olsun derken eski günleri de hatırlamak ve o havayı solumak için karting pistinde buluşmaya karar verdik. Bu aslında karardan öte özlemin bir an için dışa vurmasıydı çünkü oraya karşı bir hasret vardı üçümüzde de.
Birkaç hal hatır konuşmasından sonra başladı esas muhabbet; Eski günler, anılar, gergin ve komik anlar aldı başını gitti muhabbet.
Aşağı yukarı aynı dönemde başladığımız bu karting sporunda Gürhan ve Deniz arasında komik ve ilginç bir anı varmış. Onlar anlattı ben dinledim.
Hikayeyi sizinle de paylaşmak isterim…
Deniz ve Gürhan üniversite tahsili sırasında okulun bir etkinliği olan karting turnuvasına katlırlar. Bu turnuvanın başarılı yarışmacılarının okulun karting takımında yer alacağını duymalarıyla iddialı olan ikilinin heycanı artar.Amatörlük hat safhada olduğundan strateji kurmak kolay değil tabii. Tek amaç kazanıp o takımda yer almak.
sonuç yarı hüsran…
Çünkü Deniz’in stratejisi yanlış olunca ilk olarak yarışmaya çıkan Gürhan’ın elenmesine yol açar. En iyi zaman turunu atanın kazanacağını düşünen Deniz, Gürhan’a geri kalıp önünü açmasını ve rahatça turunu atmasını tavsiye eder. Gürhan da bunu uygular. Gürhan en iyi turu atar ama yarış içinde önünü açmak için herkese yol verince sonuncu olur. Meğer öyle değilmiş. Esas olan nerede bitirdiğinmiş.
Bu arada ben gülmekten sandelyeden düşecektim neredeyse. İyi bir tecrübe yaşayan ikiliden Deniz ayni hataya düşmekten kurtulur ve o takıma katılmaya hak kazanır.
Sonrasında hikayeler akar gider. O kadar keyifliydi ki orada eski günlerdeki gibi oturmak, konuşmak, gülmek…
Gerçekten üçümüzde özlemiştik.
Deniz ve Gürhan’ın garajını açtık. Go-kart’ları çıkarttık. Göz kararı bir bakımdan geçirdik ve ya Allah piste.
O sesi ve kokuyu özlemişim gerçekten. Birkaç hevesli turdan sonra kenara geldik ve birer kahve içip konuşmamıza devam ettik. Konumuz karting’di. Özetimiz ise hasret.
İkisine de Karting deyince ne hissettiklerini sordum;
Gürhan; “Karting deyince aklıma ilk gelen şey kesinlikle saf adrenalindir! Çok genç yaşlardan beri spor arabalara bir merakım vardı ve bazı spor arabalar kullanabilme şansını da yakaladığım için kendimi şanslı sayabilirim fakat gerçek bir yarış Go-kartı ile tanıştığınız zaman, hele de bu vitesli bir Go-kart ise, spor bir arabanın size yaşatacağı adrenalinden çok daha fazla adrenalinin bir anda vücudunuza yüklediğinin farkına varırsınız. Hem de tamamen güvenli bir ortam da. Bu yüzden de sizin vasıtanız ile genç arkadaşlara seslenmek istiyorum, Eğer motorsporlarına ilgiliyseniz mutlaka bir yarış Go-kartı tecrübesi edininiz. Pişman olmayacaksınız” dedi.
Deniz ise; “Karting denilince yıllar önce yarış sabahları yaşadığım rekabet heyecan ve adrenalin geliyor aklıma. Sabaha kadar uyuyamadığım geceleri hatırlıyorum.” dedi.
Bakalım bu başarılı iki karting’ci Dünya’da ve ülkemizde karting sporunun yeri hakkında ne düşünüyor?
Gürhan: “Ülkemiz Go-kart pistleri bakımından şaşırtıcı bir şekilde bir çok Avrupa ülkesini bile geride bırakacak seviyedeyken, hali hazırda hiç bir profesyonel Go-kart yarışının, hatta en küçük Go-kart turnuvasının bile yapılmıyor olmasını hayretle karşılıyor ve bunu motorsporları ile ilgili kurumlarımızın bir ayıbı olarak görüyorum. Motorsporlarının “ana okulu” diye tabir edilen Go-kart, ülkemizde değer bulmadıkça ve gelişmedikçe Dünya standartlarında pilotlar yetiştirmek ve bu çapta başarılara imza atmayı hayal bile etmek bence çok abes olur.
Deniz: “Ülkemizde 2 tane dünya çapında pist olmasına rağmen ne yazık ki karting hakettiği ilgi ve alakayı görmüyor. Umarım KKTOK en kısa zamanda karting sporunun eski günlerine dönebilmesi için gerekli çalışmaları yapar. Karting sporunun motor sporlarının temeli olduğundan dolayı Avrupa’da ve diğer gelişmiş ülkelerde karting’e gerekli önem ve ilginin gösterildiğini düşünüyorum.
Çok uzun Go-Kart kariyerlerimiz olmadı fakat güzel anılarımız oldu. Gürhan ve Deniz’e akıllarında kalan en ilginç veya komik hatıralarını sordum.
Gürhan: “İlk aklıma gelen, o dönem şansızlık olarak gördüğümüz ama şu anda düşününce en komik hatıralar olarak aklımda kalan kesinlikle Endurance yarışları hatıralarıdır. Mesela yarışın tam ortasında pistte aniden önüme atılan ve çarpmamak için büyük çaba sarf ettiğim köpek. Veya üç saatlik, üç pilotla ve tek Go-kart’la gerçekleştirilen bu yarışın iki saatinde havanın nisbeten güzel olması ve benim Go-kart’a binmemle beraber başlayan sağanak yağmurun tüm yarış boyunca hızını azaltmadan tam bir saat sürmesi. Sırılsıklam şekilde tamamladığım yarış o zaman komik gelmese de şu anda aklımda kalan en güzel hatıralardan.
Tabii ki böyle komik şeyler sadece benim başıma gelmiyordu. Takım arkadaşlarım da bunlardan nasibini alıyordu. Format gereği tamamen yarış kıyafetleri ile ve kafanızda ki kask ile koşarak başlanan bu yarışların zaten zor olan start anında, üstüne üstlük bir de o kalabalığın içinde koşmaya çalışırken başka birine takılıp yere düşen ve yarışa en arkadan başlayan arkadaşım deniz gibi!
Veya başka bir seferde hızlı bir şekilde koşturup herkesi geride bıraktıktan sonra hata yaparak yanlış Go-kart’a binen ve Go-kart değişimi yüzünden yarışa yine en geriler de başlayan takım arkadaşım Deniz de bugün en az benim kadar gülüyor bu olaylara.” dedi.
Deniz: “Aklıma gelen en ilginç olay; 18 tur boyunca kıyasıya geçen bir yarışta, yarışın son virajında zincirimin atması ve yarışı bitiremeyişim. Haftalarca süren hazırlıklar ve çabaların 10 metre kala bitmesi unutulur gibi değil. Bir de Endurance yarışları sırasına farkında olmadan bizim takıma ait olmayan bir Go-kart’a binmem. Sanırım o anı hiç unutamam.” dedi.
Birkaç saatliğine ayarlanan buluşma, hava kararıncaya kadar sürdü ve ilginç olan bunu kimsenin fark etmemiş olmasıydı. Artık hava kararmak üzere olunca toparlanıp oradan ayrıldık.